İnsanların, finans, sicil, sigorta, fatura, araç, tapu, miras, diploma, okul, nüfus, vergi, doğum, ölüm, askerlik, evlilik, banka hesabı, ödemeler vb önemli kayıtların bir çok işletmede (veya kuruluşda) elektronik ortamda tutulduğu günümüzde, bu konu çok önemli bir sorundur.
Davaların yıllar sürdüğü ülkemizde, adli makamlar tarafından bir yerden veya bir organizasyondan 9-10 yıl önceki bir kayıt istendiğinde, o kaydı bulamamak veya
– açılmıyor,
– çalışmıyor,
– göremiyorum (Veya görünmüyor)
– girilemiyor,
– yok,
– ulaşılamıyor,
gibi vahim cevaplar verilmesi, bir ülke için yeterince gelişmemişliğin ve kurumsallaşamamışlığın en büyük göstergelerindendir.
Kurumlarda veya işletmelerde bu eksiklikle zaman zaman karşılaşıyor olsak da, bir çok kurum ve işletmenin bilgi ve kayıtlarını elektronik ortamda uzun vadeli olarak (örnek 30 yıl) nasıl kaydedeceği konusunda bir stratejinin oturmamış olduğu bir gerçek. Mevcut durumda bile, kurumlarda eski bazı kayıtların artık açılmadığı şikayetlerinden kurumların bilgi işlemcileri dahi bıkmış durumdadır.
Bir çok yerde dijital kayıtlar şu anda genelde data teyplerde, disk dizilerinde veya dosya sunucularda durmaktadır ya da duruyor sanılmaktadır. Oysa ki bir hard diskin sağlıklı olarak data muhafaza edebileceği süre 5-7 yıldır. Aynı şekilde bir CD, bir DVD, bir data teyp veya manyetik ve optik diğer depolama cihazları da değişen sürelerde kayıt tutabilmekte ancak bu süre çoğu zaman en fazla 10-12 yılı geçmemektedir. Teknik özellikler itibariyle ürünler satın alınırken bu konular pek gündeme gelmese de, 5-10 yıl sonra bu cihazlardaki kayıtların artık açılmadığı görüldüğünde de yapacak bir şey kalmamaktadır. Aralarında kısmi farklar olsa da ister hard disk ister CD ister tape olsun hepsi kaçınılmaz şekilde aynı sona mahkumdur.
Evrende termodinamiğin 2. kanunundan kaçmak mümkün değildir. Yani hard disklerin data muhafaza eden yüzeyleri de, evrendeki diğer tüm maddeler gibi bir süre sonra manyetikliğini kaybedip bozulacaktır. O aşamadan itibaren, içerisindeki çok önemli fotoğraf, yazı, arşiv, kayıt ne varsa artık kaybolmuş olacaktır. Isıdan, güneşten, manyetik ortamdan vb etkilerden koruyarak saklanmış olunsa dahi dijital kayıt ortamlarının hepsi eninde sonunda aynı sonu yaşayacaktır ve yaşamaktadır da…
Bu nedenle, devlet kurumları, nüfus daireleri, kütüphaneler, okullar, askeri birimler, güvenlik birimleri gibi kayıtları uzun vadeli muhafaza etmesi gereken tüm kurumlar için aynı sorun söz konusudur. Her geçen gün katlanarak büyüyen terabyte’larca kayıt, hard disklerde ve teyplerde duruyor sanılıyor. Kimse 10 yıl önceki bir diski açıp da acaba hala içindekiler açılıyor mu diye kontrol etmiyor. 15 yıl önceki data teypler çoktan kullanımdan kalkmış durumda ve artık o eski teyplerdeki kayıtlar başka bir ortama alınamayabiliyor ve kayıtlar kaybolup gidiyor.
Sonuç olarak, ülkemizde, genel olarak, dijital kayıtların uzun süreli muhafazası konusunda oturmuş bir strateji hala yoktur ve bunun eksikliği önümüzdeki yıllarda büyük zararlarla anlaşılacaktır.